
Hepimiz çocuklar ağlaya ağlaya büyür cümlesini çevremizden çok duymuşuzdur.
-Evet, çocuk ağlaya ağlaya büyür de bu ağlamaların bir anlamı olması lazım değil mi?
-Evet her ağlamanın bir nedeni vardır. Altında psikolojik ve fizyolojik nedenler yatmaktadır.
Fizyolojik nedenleri hepimiz biliyoruz acıkmış olabilir altı temiz olmayabilir ya da uykusu gelmiş olabilir anneler bu üç bileşeni sık sık düşünürler ve gerekli bakımı verirler. Bunlar dışında diş ve kulak gibi nedenlerde ağrı duyabilirler. Bütün fizyolojik ihtimalleri düşündükten sonra psikolojik ihtiyaçlar akla gelir, belki ağlamaların sebebi orada yapılan bir ihmalden kaynaklanıyor olabilir.
Psikolojik nedenlere baktığımızda bazen çocuk duygusal yoksunluk hissettiği için ağlar bazen de iktidar kazanmak için ağlayabilir veya eşyaya nüfuz etme arzusuyla 2 yaşına kadar ağlamaların temel sebebi güvenli bağlanma gerçekleşme aşaması olduğu için anneden uzak kalmak istemezler temas halinde olmak isterler. Bu yaşlarda çocuğun temel ihtiyaçları tam karşılanmadığında kaygıya sebep olabilir ve ağlamalar artar.
Annelerden sık duyduğumuz bir cümle daha; çocuk her yeri karıştırıyor, vuruyor ve yere atıyor. Gayet normal bir durumdur. Çocuklar eşyalar ile tanışmaya başlıyor onları keşfediyor nasıl ses çıkarttıklarını gözlemliyor. Bu da çocuğun merak duygusunun gelişmiş olduğunu gösteriyor. Çocuğun bu gözlemleri yapmasını engellersek çocuk eşyaları tanıyamaz ve geceleri eşyaların canlanacağı yönünde düşlemler üreterek kaygılanır ve eşyalardan korkmaya başlar. Bu durum çocuğun korku kaynaklı ağlamalarını tetikleyebilir. Çocukların eşyaları tanıma süreci 4 yaşına kadar devam eder. Bu dönem de çocuğun eşyaları tanımasına izin verilmelidir.
Duygusal yoksunluk ve iktidar mücadelesinden bahsedelim.
Duygusal yoksunluk; giderilmemiş duygusal ihtiyaçlardır. Çocuğun sevilmeye, dokunulmaya ve kaygılı ise kaygısının giderilmeye ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç giderilmediğinde çocuk kendini boşlukta hisseder ve ağlamayı beraberinde getirir. Duygusal yoksunluk nedeniyle gelen ağlamalar yok sayılmamalı, çocuk sevgiyle kucaklanılmalı ve teselli edilmelidir.
İktidar mücadelesi ; çocuğun gelişimi gereği yaşının sınırlarında daha ileride isteklerde bulunması ve o isteklerini elde etmek için ağlamasıdır. Yani istekleri; yapamayacağı yada onun için tehlikeli şeyleri içerir. Bu durumda anne ve baba kararlı durmalı ve birbiri ile uyumlu olmalı, yani birinin siyah dediğine diğeri beyaz dememeli. Burada ebeveyn kendi iç dinamiklerini ve duygularını iyi yönetmeli, sosyal baskı yada rezil olma kaygısı ile sağlıklı bir şekilde baş etmeli. Çocuk içinde yaşadığı duygusal krizi aşabilmek için ebeveyninin yardımına ihtiyaç duyar. Ebeveyn kendi duygusal dalgalanmalarını kontrol ettiği gibi çocuğun da duygusal dalgalanmalarını kontrol edebilir. Çocuk ebeveyninin sakin ve kararlı tavrından olumlu etkilenir ve kendi duygusal krizini aşabilir. Aksi halde ebeveyn çocuğun iktidar mücadelesi ile geliştirdiği duygusallıktan etkilenip daha şiddetli bir duyguyla karşılık verdiğinde çocuk için içinden çıkılmaz bir hal oluşmaya başlar daha şiddetli ağlamalar daha şiddetli cezalar , bağırmalar birbirini takip edebilir.
Evet yazımızın sonuna gelirken bir kez daha hatırlatalım. Çocuklar ağlar ve bunun bir çok sebebi olabilir. Bugün psikoloji bilimi açısından bilinen bir gerçek var mükemmel anne baba olsanız bile çocuklarınızın bir takım problemleri olabilir. Bunu önleyemeyebilirsiniz, önemli olan karşımıza çıkan durumları süreç içinde soğukkanlı ve tutarlı bir şekilde yönetmeye çalışmak , şefkat ve hikmetle hareket etmek.
SOSYOLOG
ELİF AYDOĞAN
Comments