top of page

Çocuk Eğitiminde Disiplin


Disiplin, çocuğa istenilen davranış ve alışkanlıkları öğretmek, kendi kendini denetleme ya da iç denetim demek olan ahlak gelişimini sağlamaktır. Bu da dıştan gelen bir zorlama ile olmaz. Önemli olan, içselleşmiş bir sorumluluk duygusunun oluşturulmasıdır.

Disiplin, bir anlamda çocuğun sahip olduğu sorumluluklarıyla yaşantısındaki hareketlerinin doğal ve sosyal sonuçlarını kabul etmesidir.

Gelişim süreci içinde çocuk, zihinsel gelişimi için ilgileneceği bir faaliyet arar. Sıkıldığında yaptığı bazı davranışlar, yaramazlık ve zarar verici davranış olarak isimlendirilir. Oysa çocuk, hiçbir şey yaşamamaktansa zaman zaman kötü şeyler yaşamayı yeğler, başka bir deyişle ona göre herhangi bir uyarım veya heyecan, canını acıtacak türde de olsa hiç yoktan iyidir.

Disiplin konusu tartışılırken, çocuğun gelişimine bağlı olan sınırlılıklar dikkate alınmalıdır. Özellikle erken çocukluk yıllarında, çocuğun ihtiyacını belirlemek ve davranışın ardındaki nedeni bularak davranışın değişimini sağlamak anne ve babayı olduğu kadar çocuğu da tatmin eder.

Benlik kontrolü ve anne babanın isteklerine cevap verebilme yeteneği zaman içinde gelişir. Anne baba, uygun davranışı sergilemesi için çocuğa olumlu model oluşturarak, sınırlarını belirleyerek, açıklama yaparak yardımcı olabilir. İstenmeyen davranış karşısında hoşnutsuzluğun belirtilmesi, çok zorunlu hallerde cezaya başvurulması gözlemlenir, istenen davranışı yaptığında ise olumlu yüz ifadesi ve övücü sözlerle değerlendirilmesi çocuğun davranışının şekillendirilmesinde etkili olabilir.

Burada ödül, ceza ve geribildirim konusunu ayrı bir paragrafta değerlendirmek gerekiyor. Ceza ve ödül çocuğun belirli bir davranışı yapmasını sağlamak için ebeveyn tarafından kasıtlı olarak verilen uyarıcılardır. Geribildirim ve yaptırım ise, bir davranışın doğal sonucudur: davranışın neye yol açtığı hedefe ne kadar yaklaştığı konusunda ortaya çıkan bilgidir.

Halk arasında yaygın olarak kullanılan ceza tuhaftır çünkü yapılan davranış ile ceza arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Mesela çocuğun sofrada gürültü yapması ile ceza alıp tatlı yiyememesi arasında doğrudan bir ilişki yoktur. Bu örnekteki ceza daha çok istenilen şeyden mahrum bırakmak, eziyet vermek ve acı çektirmek gibi görünmektedir. Dilimize Arapça'dan geçmiş olan ceza kelimesi karşılık anlamına gelir, yani yaptığının karşılığı olmalı. Örnekte verilen ceza ise yaptığının karşılığı ile örtüşmemektedir. Yemekte gürültü yapan bir çocuğa mola uygulaması ile karşılık verilebilir fakat tatlı yememesi olarak verilen ceza ise çocuğun yaptığı davranışla tutarlı olmadığı için çocuğun hayal dünyasında farklı şekilde yorumlanabilir ve istediğimiz davranış değişikliğine ulaşamayabiliriz.

Çocuk yemek yemiyor, bağırıyoruz (cezadır bu) kalemle duvarı çiziyor, bağırıyoruz. Suyla oynayıp üstünü ıslatıyor, bağırıyoruz. Tuhaflığı görüyor musunuz? Çocuğun davranış repertuarı ne kadar zengin, bizimki ise bir tane: hep aynı davranışı sergiliyoruz; bağırıyoruz ya da vuruyoruz.

Çocuk yemek yemiyorsa biraz beklemek, uyarmak daha sonra da sofrayı toplamak uygun olur bir sonraki öğüne kadar sofra kurulmaz. Bu bir ceza değildir, işin doğası gereğidir; bu bir geri bildirimdir, yaptırımdır. Biz önce yemedi diye çocuğa bağırıyoruz, daha sonra da iki öğün arasında istediği anda sofrayı kuruveriyoruz. Bu tavrımızda bir tutarsızlık vardır. Çocuk eğer kalemle duvara çizerse, bunun yaptırımı duvarı silmesi veya çizmemeyi öğrenene kadar kalemsiz kalmasıdır.

Disiplin, tutarlılık ve esneklik gibi bazı ikilemleri içerir. Bir yandan çocuğa kuralların tutarlı bir şekilde verilmesi gerekir. Çocuklar bazen ebeveynin esnek davranmasını bekler. Örneğin okul öncesi çocuğu hırkasını asmayı unutabilir, ilkokul 1. sınıf çocuğu sevmediği elbisesini giymek istemeyebilir. Böyle durumlarda ebeveynin esnek olmaya ihtiyacı vardır. Esneklik ve hoşgörü ‘kabul ve saygı’ kavramlarını da beraberinde çağrıştırır. Sevgiyi ‘güven duygusu’ izler. Sevgi ve güvene bağlı ‘kabul edilme arzusu’ ve güçlü bir olumlu ilişki çocuğun davranışlarını yönlendirmede büyük bir öneme sahiptir.

Çocuk, güçlü olumlu duyguları genelleştirir ve çevresindeki insanlara yansıtır. Sevgi ve saygı davranışı ebeveynden taklit yoluyla model alınarak öğrenilir. Sevilen ve kişiliğine saygı duyulan çocuk başkalarını sever ve onlara saygı duyar. Böylelikle sevgi ve saygı, erken gelişim yılları boyunca disiplinin temelini oluşturur. Buna karşılık dayakla ve zor kullanarak davranışı yönlendirmeyi amaçlayan anne baba;

- çocuğun kendilerine karşı korku, öfken ve kızgınlık duyguları geliştirmesine sebep olabilir.

- çocuğa saldırgan olmayı ve sorunlarını şiddet yoluyla çözmeyi öğretiyor olabilir.

- zayıf vicdan ve ahlak gelişimine yol açabilir.


UZMAN PSİKOLOJİK DANIŞMAN

MUSTAFA AYDOĞAN


Kaynakça:

Dökmen, Üstün. Küçük Şeyler 1. İstanbul: Remzi Kitabevi, 2010.

Yavuzer, Haluk. Çocuk Eğitimi. İstanbul: Remzi Kitabevi, 2015.


90 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page